Sevginin ve Kardeşliğin Adresi
 
  Ana Sayfa
  İletişim
  Ziyaretçi defteri
  Saklı sayfalar
  Haberler
  RADYO
  İdeolojik bilgiler
  Küba Savaş Anıları
  Top liste
Haberler

1mayıs
ayberk tarih 05.10.2008, 21:44 (UTC)
 İşte yine 1 Mayıs geliyor!
Dünyanın dört bir yanında, yedi iklim dört bucakta işçiler, emekçiler, emekten yana olanlar, savaşsız, sömürüsüz,
özgür bir dünya isteyenler, dil, din, ırk tanımadan bir araya geliyorlar, alanları dolduruyorlar!
İşte yine 1 Mayıs geliyor!
Daha on on beş yıl önce, sosyalist ülkeler, kendi hataları sonucunda çöktüğünde, “tamam artık bu iş bitti,
bundan sonra dünyanın tek hakimi biziz” diyenler, şimdi gözlerini faltaşı gibi açmış, korku ve endişeyle dünyanın
dört bir yanında “yeter artık” diye ayağa kalkan milyonlarca insanı izliyor.
İşte yine 1 Mayıs geliyor!
Dünya bugün bir karanlık çağın içinde, pırıl pırıl sabahlar için bir yol arıyor. Bugün dünyanın en zengin asalaklarından
oluşan yüz kişilik bir kan emiciler çetesi, onlarca ülkenin toplam gelirlerinden daha fazla servete sahip.
Afrika’da, Asya’da her saniye sadece ve sadece susuzluktan çocuklar can verirken, onlar kasalarındaki dolarları
istifleyip duruyorlar.
İşte yine 1 Mayıs geliyor!
Yalnızca yoksulluk olsa iyi… Emperyalist ordular, dünyanın dört bir yanını kana buluyorlar. Irak’ta dört yılda
bir milyon insanı katlettiler, Afganistan eskisinden beter bir karanlığın içine gömüldü, Somali’den Pakistan’a dek
bütün dünyayı kana buladılar, Avrupa’nın göbeğinde, halkları paramparça ettiler ve Balkanlara dünyanın en büyük
Amerikan üslerini kurdular. Bu kadarla da kalmayıp, bütün direnen halkları tehdit ediyorlar. İran’ı hedef tahtasına
koyuyorlar, Küba, Kore Halk Cumhuriyeti ve Venezüella’ya saldırı planları yapıyorlar.
İşte yine 1 Mayıs geliyor!
Şurada, yanı başımızda, Filistin kan içinde yüzüyor; Gazze sokaklarından her akşam çocuk cesetleri toplanıyor.
Eli kanlı ve bal gibi şeriatçı, Siyonist İsrail, efendisi Amerika’nın desteğiyle bir ölüm ve katliam makinesi
gibi çalışıyor ve yine de kahraman Filistin halkı her gün direnmeye devam ediyor.
İşte yine 1 Mayıs geliyor!
Uzağa gitmeye ne gerek var? Burada, tam da yanımızda ve içimizde Kürt ulusunun
bütün demokratik hakları ve varlığı yok sa- yılıyor, en küçük kıpırdanışında sokaklardan
Mayıs'a!
Mayıs Alanına! 1 HKM’LERLE
1 MAYIS’A!
TAKSİM’E!
sosyalist barikat 25
insanca bir yaşam yolunda
Birleşen halk yenilmez! HALK HALKBÜLTENİ
sayı 27
1
Geleceğimiz ve
Özgürlüğümüz İçin
sosyalist barikat 26
sayı 27
2
yaralılar ve ölülerle karşılaşıyoruz. Trilyonlar harcanan sınır-ötesi operasyonlarla
dağ taş bombalanıyor, bununla da yetinmeyip Türkiye’nin her köşesinde
bizzat Genelkurmay talimatıyla Kürt düşmanlığı körükleniyor, “vatandaş
tepkisi” adı altında katliam hazırlıkları yapılıyor.
İşte yine 1 Mayıs geliyor!
IMF’nin emriyle 20 yılda ülke ekonomisini büyük bir kumarhaneye dönüştürenler
yarattıkları derin yoksulluğu ve işsizliği şimdi rakam oyunlarıyla
gizlemeye çalışıyorlar. Açlık sınırının altında yaşayan milyonlarca
insanın varlığına karşın bir avuç işbirlikçi patron gününü gün ediyor. Biz
güvencesiz işyerlerinde, Tuzla’da, Davutpaşa’da her gün canımızı verirken
onlar bizim kanımızla besleniyorlar. En yoksullar iyice dibe itiliyor, en
zenginler zirveleri zorluyor.
İşte yine 1 Mayıs geliyor!
Yine IMF’nin emriyle tarımı çökertenler kentlere yığılan milyonlarca insanı çürütmek,
yozlaştırmak, uyuşturmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Uyuşturucu kullanma yaşının ilkokullara
kadar indiği, alkolizmin arttığı bir süreçte gençlerimiz sokaklarda geleceksiz ve ruhsuz sürüler halinde
dolanıyor, çetelerin, mafyanın elinde oyuncak haline geliyor, kadınlarımız fuhuş dünyasının elinde
onurunu yitiriyor.
İşte yine 1 Mayıs geliyor!
Sağlığı, eğitimi ve bütün kamu alanlarını özelleştirerek patronların yağmasına açanlar yalnız biçim
değil, çocuklarımızın geleceğini de çalıyorlar. Bir avuç asalak süper lüks hastaneler, çok özel okullar
ve hatta artık çok özel konutlarda keyif çatarken, bizim çocuklarımız artık tümüyle kaderine terk ediliyor,
ucuz işçilik ve yoksulluk bir kader gibi önümüze dayatılıyor. Halkın tokadını yemeyenler şımarıklıkta
sınır tanımıyorlar.
İşte yine 1 Mayıs geliyor!
Ve bütün bunlarla da yetirmeyip IMF tarafından hazırlanan SSGSS yasasıyla sosyal güvenlik sistemini
çökertiyorlar. Emeklilik hakkımızı, sağlıklı yaşam hakkımızı elimizden alıyorlar ve çocuklarımızın
geleceğiyle oynuyorlar. Emekçilerin sokaklardaki tepkisini görmezden gelenler üstelik bir de televizyonlara
çıkıp utanmadan, gözümüzün içine baka baka yalan söylüyorlar.
İşte yine 1 Mayıs geliyor!
Üstelik daha bunlar başlangıçtır. Yine bizzat IMF temsilcisinin ağzından duyduğumuz gibi gözlerini
şimdi “kıdem tazminatı”na ve kadın işçilerin kreş hakkına dikiyorlar. “Patronların elini rahatlatalım da
çok farika açsınlar” gibi kuyruklu bir yalan uyduran AKP sözcüleri, Türkiye’nin en büyük 500 sanayi şirketinin
gelirlerinin yüzde altmışının devletten sızdırılan faizlerden oluştuğunu gözlerden saklıyorlar.
İşte yine 1 Mayıs geliyor!
1 Mayıs geliyor ve bütün bu dalavereleri çevirenler bir yandan da kendi aralarında tepişirlerken bizi
figüran olarak kullanmak istiyorlar. Kimi din tüccarlığı yaparak bizi kandırıyor, kimi de “vatan elden
gidiyor” çığırtkanlığıyla aklımızı çeliyor.
1 Mayıs geliyor, baharla geliyor, şarkılarla, umutlarla geliyor.
Yeter artık! Düşün yakamızdan! Yerin dibine batsın sizin uydurma gündemleriniz, türban, parti kapatma,
vs. dalavereleriniz.
1 Mayıs geliyor ve bizim kendi işimiz, kendi gündemimiz, kendi bayraklarımız var!
1 Mayıs geliyor ve biz ekmeğimizi, geleceğimizi, özgürlüğümüzü korumak için, yeni bir dünyaya
olan inancımızı haykırmak için 1 Mayıs alanına geliyoruz.
1 Mayıs geliyor!
İşçiler, emekçiler, kamu çalışanları…
1 Mayıs fırsattır! 1 Mayıs şanstır!
Yeter artık demek için, gücümüzü göstermek ve her istediklerini yapamayacaklarını kanıtlamak için
1 Mayıs 2008 tam zamanıdır, 1 Mayıs alanı bunun tam yeridir!
Haydi 1 Mayıs’a! 1 Mayıs alanına!
Bütün gücümüzle, bütün birliğimizle!
Omuz omuza!
Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın Devrim ve Sosyalizm!
HKM’LERLE
1 MAYIS’A!
TAKSİM’E!
3
sayı 27
sosyalist barikat 27
1 Mayıs’a gidiyoruz, türkülerle, halaylarla, bayraklarla! Bütün
gevezeliklere, soytarılıklara, vatan kurtaran aslanlara inat!
Biz işçi sınıfıyız, halkız, kendi yolumuzdayız, kendi bayramımızdayız
işte!
Her gün, bıkmadan, usanmadan televizyonlarda, gazete sayfalarında
kafamızı şişiriyorlar. Kendi aralarında tepişen sömürücüler, vatan satıcıları,
IMF uşakları öyle bir gürültü koparıyorlar ki, ortalık toz dumana boğuluyor.
Kimi din satıyor, kimi cumhuriyeti Pazar tezgahına koymuş, çığırtkanlık yapıyor.
Hepsi de bizi yanlarına çekmek ve kendi oyunlarının figüranı yapmak istiyor.
Davutpaşa’da parçalanan gövdelerimize, Tuzla’da yanıp kavrulan bedenlerimize,
beş kuruşluk değer vermeyenler, bu cinayet düzenini allayıp pullayıp savunanlar,
kirli düzenleri biraz daha devam etsin diye bizi miting alanlarına çağırıyorlar,
arkalarına geçip saf tutalım istiyorlar.
Hepsi de bizim gücümüze ihtiyaç duyuyor. Ufukta bir herhangi Amerikalı göründüğünde,
düğmelerini ilikleyip selama duranlar, IMF’nin emriyle emekçilerin, sosyal güvenliğini ortadan kaldırmak
isteyenler, halk yoksulluktan kırılırken kendi “laik” şatolarını korumak isteyenler, hepsi ama hepsi bizi çağırıyor…
Bir yanda, artık şeriatçılıktan bile vazgeçerek düpedüz Amerikan emperyalizminin ve patronların uşağı olanlar,
yoksul emekçilerin dini duygularıyla oynuyorlar, bin bir türlü numara çevirip bir yandan kendi keselerini doldururken,
diğer yandan kanımızı pazarlıyorlar.
Diğer yanda, “rejim tehlikede” çığlıkları atarak, kırmızı beyaz renklerle alanları dolduran ama yarın iktidara
gelseler bugün yapılanları aynen tekrarlayacak olanlar var. Üç günde bir cunta çağrıları yapıyorlar, bir sürü kirli
dalavere çeviriyorlar.
Ama hiçbiri bizsiz yapamıyor! Biz olmadan yaptıklarının bir hiç olduğunu, olacağını biliyorlar.
Biz halkız çünkü, biz işçi sınıfıyız. Bizim gücümüzün ne olduğunu biliyorlar. Bizi kandırmadan, bizi uyutup
gözlerimizi bağlamadan, bütün bu hokkabaz numaralarını, bu dalavereleri gerçekleştiremezler.
Peki buna izin verecek miyiz?
Yıllar yılı ensemize çöküp kanımızı iliğimizi kurutanların saflarında yürümeye, onların tekerlemelerini ağzımızda
geveleyip onların söylediklerini alkışlamaya mecbur muyuz?
Bizi koyun gibi gütmelerine razı olacak mıyız?
İşte 1 Mayıs bunun fırsatıdır!
1 Mayıs, işçi sınıfının, alınterini satarak yaşayanların, namuslu insanların günüdür.
Din tüccarları, cennet ve cehennem emlakçıları, vatan satıcıları, hiç yanımıza uğramayın, bizden umudunuzu
kesin; gidin Bağdat’ın camilerini yerle bir edenlerin çizmelerini yalayın,
Cumhuriyet pazarlamacıları, Amerikan laikleri, Ordu dalkavukları ve Kürt düşmanları;
siz de umudunuzu kesin bizden; gidin çetecilerin, halk düşmanı katillerin
ellerine yapışın!
Biz işçi sınıfıyız, biz halkız, bizim kavga ve mücadele günümüz var!
Biz orada olacağız, 1 Mayıs’ta, 1 Mayıs alanında.
Kendi bayraklarımızla, kendi sözümüzü söyleyeceğiz!
Kimse bizi babasının uşağı sanmasın!
Ekmeğimizi çalanlarla işimiz yok!
HKM’LERLE
1 MAYIS’A!
TAKSİM’E!
Kendi
Bayraklarımızın Altında!
İşçiler neden kardeştir?
Neden 1 Mayıs gibi bir günde dünyanın bütün köşelerinde, milyonlarca işçi, aynı anda, tek bir
yürek gibi ayağa kalkar?
Neden dört kıtada aynı günde aynı duygular yaşanır?
Bu soruların yanıtı basit aslında. İşçiler kardeştir; çünkü onların düşmanları aslında tektir!
Dünyanın her tarafındaki işçilerin tek bir derdi vardır: Sömürülmek! Tek bir düşmanları vardır: Patronlar!
Patronun derisinin rengi, dili, dini fark etmez; sonuçta hepsi birbirinin aynıdır. Hepsinin yaptığı şey, alınterimizin
bir bölümüne el koymaktır. Servet denilen şeyin kaynağı da budur zaten. El koydukları değerimiz,
onların kasalarındaki paranın artmasını sağlar. O değer sayesindedir ki, sermaye dedikleri şey birikir.
Dünyanın bütün kapitalist ülkelerinde gece-gündüz fark etmez, fabrikalarda, atölyelerde, tarlalarda, hatta
evlerde çalışır dururuz. Bizim emeğimizle şehirler kurulur, kocaman kocaman binalar yapılır, giysiler dikilir,
tarlalar yemyeşil olur.
Her yerde düzen aynıdır. Kimi yerde patronlar birazcık kibardır, kimi yerde köle tüccarı gibi davranırlar;
ama sonuç değişmez. Ne olursa olsun, gün boyunca harcadığımız işgücünün çoğuna onlar el koyar; elimize
tutuşturdukları ücret ise onlara kazandırdığımızın yanında kırıntı gibidir.
Bizim burada bir parçasını ürettiğimiz malın, bir başka parçası bir başka ülkede, bir diğeri de bir diğer
ülkede üretilir. Birbirlerini hiç tanımayan patronlar bizim sırtımızdan semirip zenginleşirler.
Bir savaş olduğunda ama onlar asla savaşmaz. Yine bizi gönderirler, birbirimizi öldürelim diye.
Öldürme duygumuzu kuvvetlendirmek için de düşmanlık tohumları ekerler önce.
Milliyetçilik dedikleri zehir, o zehirdir işte! Kanımıza, iliğimize işlerler onu. Dünyanın öbür ucunda
yaşayan, hiç tanımadığımız başka emekçilere düşman ederler bizi. Biz birbirimizi öldürürken de ellerimizdeki
silahlardan ayrıca para kazanırlar. Sonra masalara oturup anlaşmalar imzaladıklarında, bizi çoktan unutmuşlardır!
Biz mezarlıkları doldururuz yalnızca, adımız şehit olur, başka bir şey olur, hakkımızda
kahramanlım hikayeleri anlatılır. Ama bir kez savaş bitti miydi, üniformaları çıkarır yine işçi tulumlarını
giyeriz. Vatan-millet edebiyatıyla daha çok çalıştırırlar bizi. İçimizdeki düşmanlığı körüklemeyi
de unutmazlar.
Oysa bizim dünyanın öbür ucundaki emekçiyle alıp veremediğimiz hiçbir şey yoktur. O bizim
kardeşimizdir. Kaderleri aynı olanlar kardeştir çünkü.
İşte 1 Mayıs, bu yüzden dünyanın en önemli günüdür.
1 Mayıs başka hiçbir güne benzemez.
1 Mayıs bütün dünyada işçi kardeşliği günüdür.
Din, dil, ırk… Hepsi silinir gider 1 Mayıs günü.
Geriye yalnızca işçilerin ve hatta bütün yoksulların kardeşliği kalır.
Dünyanın bütün servetini ellerinde tutanlar bir yanda…
Dünyanın bütün servetini üretenler diğer yanda!
Dünyayı mahvedenler bir yanda.
Dünyayı yeniden yaratmak isteyenler diğer yanda!
Savaşları kışkırtanlar ve savaşlardan beslenenler bir yanda.
Savaşsız-sömürüsüz bir dünyayı isteyenler diğer yanda!
1 Mayıs 2008'de Taksim'de, işte bu büyük ailenin bir parçası olarak yerimizi alı
yoruz.
Arjantin'e, Filistin'e, Güney-Kore'ye ve dünyanın
bütün emekçilerine selam gönderiyoruz.
Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın Enternasyonalizm!
İŞÇİLER NEDEN
KARDEŞTİR?
HKM’LERLE
1 MAYIS’A!
TAKSİM’E!
sosyalist barikat 28
sayı 27
4
1 Mayıs dünya işçilerinin birlik dayanışma ve mücadele günüdür.
Yalnızca yeni dünya düzeni değil, yüzlerce yıldan bu yana patronların düzeni kapitalizm, dünyayı mahvediyor
ve yoksulluk, yolsuzluk, yoksunluk, baskı ve terör, savaşlar ve açlık, her zaman en çok biz kadınları vuruyor…
Bizler, sömürülmekte, aşağılanmakta ve horlanmaktayız. Üretimdeki yerimiz ve emeğimiz, yarattığımız değerler
sömürülmekte ve en aşağılara doğru itilmeye devam etmekteyiz....
Biz kadınlar, sadece kadın olduğu için dışlanan, ezilen, düşük ücretle çalıştırılan ve susturulanlar…
Biz kadınlar, sosyal güvenceden yoksun olarak geleceği karartılanlar, söz hakkı olmayanlar…
Biz kadınlar, boş tencereleri doldurmak zorunda kalanlar, beşikleri sallayanlar…
Bizim çocuklarımızdır, nice zorluklarla büyüttüklerimizdir cephelere sürülenler. Ölenler ve öldürülenler onlardır.
Ve biziz okulda, evde, fabrikada iki kez ezilenler…
Şimdi 1 Mayıs’a gidiyoruz işte, erkek emekçi kardeşlerimizle, eşlerimizle, oğullarımızla, kızlarımızla!
1 Mayısta Taksim’e gidiyoruz!
Yasaklara, baskılara, bayramımızı elimizden almak isteyenlere bu ülke, bu alanlar, bu meydanlar bizim demek
için.
Sosyal yıkım yasalarına, mezarda ölümümüzü isteyenlere karşı, emeğimizin hakkını savunmak ve çalınmak
istenen geleceğimizi kazanmak için.
Kendi çocuklarımız ve yarınlarımız için.
Utanmadan mutfağımızdan, aşımızdan, işimizden, geleceğimizden çalanlara, kendi gücümüzü göstermek için.
1 Mayıs’ta 1 Mayıs alanındayız!
Çocuklarımızın sağlıklı eğitim ve güvenli gelecekleri için.
Kendi sözümüzü söylemek için.
Hayatımızı mahveden, talimatlar yağdıran, IMF çetesinin bu topraklardan defolup gitmesi için.
Özgürlük, eşitlik ve sınıfsız,/sömürüsüz bir dünya için.
1 Mayıs’ta 1 Mayıs alanındayız!
Atölyelerde, fabrikalarda, ücretli kölelik düzenin yıkmak için.
Bizi iliğimize dek sömürenleri, tarihin çöplüğüne gömmek için
İnsanca bir yaşam için.
Baskının, sömürünün olmadığı yeni bir dünya için.
Kadına yönelik şiddetin son bulması, namus cinayetlerinin durması ve sorumlularının
yargılanması için
Cinsel, ulusal, sınıfsal sömürüye son demek için.
1 Mayıs’ta 1 Mayıs alanındayız!
Kırıntıları Değil Dünyayı İstiyoruz!
Yaşasın Devrim ve Sosyalizm!
Yaşasın 1 Mayıs!
Halk Kültür Merkezleri
Kadın Komisyonu
1 Mayıs'ta
1 Mayıs Alanındayız!
Emekçi Kadınların Sözü Var:
HKM’LERLE
1 MAYIS’A!
TAKSİM’E!
sayı 23
5
sosyalist barikat 29
Gençlik 1 Mayıs'a hazırlanıyor…
1 Mayıs geleceğin özlemiyse eğer, hiç şüphesiz gençliğin de günüdür.
Çünkü gelecek, gençliğin önündeki ufuktur, umuttur.
Bugün geleceğimiz çürütülüyor, yok ediliyor; karanlık bir Ortaçağ yeniden bütün
dünyayı kaplamış haldedir.
Geçmiş yıllarda eşitsizlik ve yoksulluk uçurumlarını gizlemeye, üstünü örtmeye
çalışanlar artık iyice utanmalarını yitirmişlerdir. Artık her şey açıkça yapılıyor. Çocuklara
sorulan "büyüyünce ne olacaksın" sorusu bütün anlamını yitirdi artık. Kimin ne olacağı,
nerede okuyup nereye varacağı daha doğum sırasında belirleniyor. Çizilen sahte bir
kader çizgisi, ana okulunda ve ilkokulda başlıyor, lisede devam edip üniversiteye
kadar yakamızı bırakmıyor.
Artık herkesin okulu kendine!
Onların beş yıldızlı okulları var; bizim sıradan okullarımız.
İlkokullar da farklı, liseler de… Biri bütün imkânlarla dolu, diğeri kaderine terk
edilmiş…
Üniversiteleri zaten hiç sormayın. Daha kapısına yaklaştığınızda şaşırıyorsunuz;
ticarethane mi, hapishane mi, nedir belli değil!
Sağlık gibi eğitim de çoktan patronların kâr alanı olmuş bile. Açıkça ve artık utanmadan söylüyorlar:
Yoksulların, çocukları da başının çaresine baksın!
Yoksulların, çocukları başının çaresine bakıyor zaten. Hiçbir geleceği olmayan, yüz binlerce genç sokaklarda
sürtüyor. Uyuşturucular sokaklarda sel gibi akıyor, ilkokulların kapısında bile peynir-ekmek gibi satılıyor. Sokaklar
çetelerden geçilmiyor. Gelecek umudunu, "okuyup yükselme" umudunu yitirmiş insanların, hayallerini mafya
bozuntuları süslüyor. Sokak çocuklarını ise zaten kimse sormuyor; karanlık kuyulara itilmiş kayıp çocukları düzen
görmezlikten geliyor.
Bütün bunlar yetmezmiş gibi, üniversitelerdeki en küçük kıpırdanmanın karşısına eli silahlı, satırlı faşist,
serseri sürüleri çıkıyor. Ve çok komiktir; en son Akdeniz Üniversitesi'ndeki olaylardan sonra medya, bin tane komplo
ve provokasyon teorisi üretiyor. Sanki Ülkü Ocakları 30-40 yıldır bir katil yatağı değilmiş gibi büyük şaşkınlık
gösterileri yapılıyor. Haber sunucuları eli silahlı serseriyi, bir türlü MHP'ye yakıştıramıyorlar! Sanki yıllardır devrimcileri,
grevci işçileri, aydınları kurşunlayanlar MHP'nin bu serserileri değilmiş gibi!
Gençlik 1 Mayıs'a geliyor!
Gençlik, bütün bunlara artık yeter demek için 1 Mayıs'a, Taksim'e geliyor!
Gençlik, özgür ve umutlu bir gelecek için; bütün saldırı ve çürütme projelerine karşı yeniden bir
devrimci doğuş için Taksim'e geliyor!
Gençlik işçi sınıfının omuz yoldaşı ve bir parçası olarak Taksim'e geliyor!
Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın Devrim ve Sosyalizm!
Gelecek
ve Özgürlük İçin!
sayı 23
6
sosyalist barikat 30
TAKSİM’E!
1 MAYIS’A!
HKM’LERLE
Şöyle bir an durup 1 Mayıs 2007’yi hatırlayalım…
Ne oldu 2007’de?
İstanbul sanki yabancı bir ülkenin askerleri tarafından
işgal edilmiş gibiydi. Sırf işçiler Taksim’e çıkmasın
ve bu şehitler alanında 1 Mayıs kutlanmasın diye
yüz binlerce İstanbullunun hayatı cehenneme çevrildi.
Ta! Yalova Feribot İskelesi’ne dek uzanan büyük bir
ablukayla hayat durduruldu, trafik felç edildi, evlerine
işlerine yürüyerek giden binlerce insan defalarca polis
tarafından taciz edildi. Taksim alanını popçu soytarıların
eğlence alanına çeviren, her türlü faşist gösteriye izin
veren İstanbul polisi, işçiler söz konusu olunca paranoyaya
tutulmuştu.
Sonuç ne oldu?
Ne işe yaradı bütün o halk çektirilen zulüm?
İşçiler ve devrimciler Taksim’e çıkma iradelerini hiç
yitirmediler. Başiktaş’tan Dolapdere’ye ve Gebze’ye,
Yalova’ya dek her köşede onlarca kez çatışma yaşandı,
1 Mayıs iradesiyle yürüyenler her seferinde barikatları
yeniden ve yeniden zorladılar. Yüzlerce gözaltı,
kaldırımların kana bulanması hiçbir şekilde bu iradeyi
kıramadı.
Sonuçta, işçiler ve devrimciler yine de yıllar
sonra Taksim’e çıktılar.
Otuz yıl sonra Taksim alanında yeniden aynı
slogan çınladı: Yaşasın 1 Mayıs!
Alandaki ve alana açılan sokaklardaki kitleyi defalarca
dağıttılar, ama insanlar defalarca yeniden bir araya
geldi ve yine hep bir ağızdan haykırdı: Yaşasın 1
Mayıs!
Kafeleri bastılar, dükkanları dağıttılar, Emniyet Müdürlüğü’nün
depolarındaki gaz bombası stoklarını bir
tek günde bitirdiler, ama yine sonuç değişmedi: Yaşasın
1 Mayıs!
İnsanlar yerlerde sürüklendi, yollar kapatıldı, hastanelerde
bile aramalar yapıldı, yine de durum aynıydı:
Yaşasın 1 Mayıs!
Taksim artık 1 Mayıs alanıdır!
1 Mayıs 2007 bunu açık seçik göstermiştir; görenlere
de görmek istemeyenlere de!
1 Mayıs 2008 bu iradenin ve kazanma azminin
zaferi olacaktır!
İşçiler ve devrimciler, hiçbir zaman halka
zarar vermek, onların zaten zor olan hayatını
daha da zorlaştırmak istememektedirler. Onlar,
1 Mayıs’a katılmak istemeyen insanlara da saygılı
davranmaktadırlar. Sorun, bayramlarını kutlamak isteyen
işçilerde değil, baskıcı yöntemleri, ruhuna sindirmiş
olan polis şeflerindedir.
Türkiye işçi sınıfı, Taksim’de, birleşik ve güçlü bir
kutlama yapmak ve emekçilerin haklarına saldıranlara,
patronlara ve emperyalistlere öfkesini ortaya koymak
istiyor. On yıllardır 1 Mayıs diye bir günü bile kabul
etmek istemeyen, işçi sınıfının her küçük kıpırdanışını
bastırmayı görev kabul eden işbirlikçiler, artık bunu
anlamak zorundadırlar.
İşçi sınıfı ve devrimciler, kazanılmış olandan
geri adım atmayacaklardır.
1 Mayıs 2008, işçi sınıfının birlik, mücadele ve
dayanışma günü olarak 1 Mayıs alanında kutlanacaktır.
1 Mayıs 2008, işçi haklarına yapılan saldırıların,
ırkçılığın, şovenizmin, emperyalizmin, emekçilerin
öfkesiyle karşılaşacağı bir gün olacaktır.
1 Mayıs 2008’de 1 Mayıs alanında, özgür bir ülke
ve insanca yaşam için Halk Kültür Merkezleri’yle
buluşuyoruz.
Yaşasın Devrim ve Sosyalizm!
Yaşasın 1 Mayıs!
Biji Yek Gulan!
Şimdi Sıra 2008’de!
1 Mayıs 2007 Emekçilerin Zaferiydi
HKM’LERLE
1 MAYIS’A!
TAKSİM’E!
sosyalist barikat 31
sayı 23
7
sosyalist barikat 32
1 MAYIS İŞÇİ
SINIFININ BELLEĞİDİR
1886’dan Günümüze...
1 Mayıs tarihten geliyor!
1 Mayıs’ın yaklaşık 120 yıllık tarihi var!
Kapitalizmin ortaya çıktığı günden beri, işçi sınıfı durup dinlenmeksizin mücadele ediyor, haklarını korumaya
çalışıyor.
1 Mayıs, işte bu mücadelenin sonucudur. 1 Mayıs işçi sınıfının, vahşi sömürüye karşı, i n s a n c a
bir talep için başlattığı ve uğruna nice şehit verdiği günün adıdır.
1860'lı yıllara kadar dünya proletaryası vahşi bir sömürü cenderesi altında,
günde 12-16 saatlik çalışma süreleri içinde sömürülüyordu. Buna karşılık 8 saatlik
işgünü talebiyle ayağa kalkan, Amerikan işçi sınıfı, mitingler ve grevler düzenliyor,
sonunda da 1 Mayıs 1886 gününü genel grev günü olarak belirliyor. 1886
1 Mayıs’ı tam bir işçi sınıfı ayaklanması haline dönüşmüştür artık. Chicago’da
100 bini aşkın gösterici sokaklarda, 50 bin işçi grevdedir ve kent hayatı durmuştur.
Değişik milletlerden, değişik ırklardan, bütün işkollarından kadın ve erkek
emekçiler, Chicago sokaklarını coşkuyla teslim almış durumdadır.
3 Mayıs'ta hala işçiler, sokakta ve grevdedir. En önde de kadınlar vardır. Ve 3
Mayıs günü, altı bin işçinin bulunduğu bir mitingte, polis kalabalığa ateş açar, dört işçi
ölür, çok sayıda işçi yaralanır. Ardından sıkıyönetim ve tutuklama terörü başlar. 8 işçi önderi
idam edilir. Ancak 1 Mayıs günü, sınıfın belleğine kazınmıştır. 1891'de, 2. Enternasyonal, 1 Mayıs'ı İşçi ve Emekçi
Günü olarak ilan eder.
1 Mayıs, ülkemizde ilk kez, 1906 yılında, İstanbul'da kutlanmıştır. Daha sonraki kutlamalar Selanik, Üsküp gibi
işçi merkezlerinde gerçekleştirilmiştir. 1. Paylaşım Savaşı’nda, işgal koşullarında, işçi sınıfının tavrı anti-emperyalist
yönelimlidir; 1 Mayıs kutlamaları bu yönelimi içermiştir. Fakat Kemalist iktidar, 1 Mayıs'ı bahar bayramı olarak
tanımlayarak, içeriğini boşaltmaya çalışmıştır.
Bu süreçten sonra 1 Mayıs, meşru kutlamaların dışında ilk kez 1976 yılında yasal olarak kutlanmaya
başlamıştır. Binlerce işçi Taksim alanını doldurmuş ve kapitalizme, faşizme karşı öfkelerini haykırmışlardır.
Ertesi yıl 1 Mayıs 1977'de kutlama alanı yine Taksim’dir. Fakat işçi sınıfının gümbür gümbür gelen sesini
duyan egemenler, o gün işçilerin üzerine ateş açarlar ve 37 işçi kanlarını akıtarak, özgürlüğe doğru yeni birer
mevzi olurlar.
Bu olaylardan sonra 1 Mayıs yasaklanır. Bu yasak ilk olarak 1987 yılında delinir. Yükselen sınıf ve gençlik
hareketleri sonucunda, 88-89 yıllarındaki bir Mayıslar daha da kitleselleşerek ve yeni şehitler verilerek kutlanır.
Tarihten beslenerek yürüyen sınıf hareketi, yine tarihten öğrenerek ilerlemektedir. En ufak bir kazanım için bile
gerektiğinde canlar verilecektir ve canlar verilmektedir, özgürlüğe giden yolda ufacık da olsa adımlar atabilmek
için…
1992’den sonra yeniden yasal olarak kutlanmaya başlanan 1 Mayıs, Çağlayan, Saraçhane ve ardından
Kadıköy'de kutlanmaya başlanır. Ve artık şimdi işçi sınıfı 1 Mayıs'ı, 1 Mayıs alanında Taksim’de kutlayacaktır. İşte
2007 1 Mayıs'ı, işçi sınıfının bu özlemi gerçekleştireceği gündür. Nice bedeller ödenerek kazanılan mevzilere gaz
bombaları, coplar, plastik mermiler, panzerler arasından yeni bir mevziye 'Taksim' eklenmektedir.
Geçen yıl ki 1 Mayıs bize şu gerçeği yeniden hatırlattı; bedel ödemeden hiçbir hak kazanılamaz!
SSGSS yasası da, sınıf ve emekçi halklarımızın kanını emen, diğer yasalar da ancak işçi sınıfının ve devrimci
güçlerin geçen yılki 1 Mayıs iradesini göstermeleri ile geriye çekileceklerdir.
2008 1 Mayısında Taksim’de buluşmak kararlığıyla…
Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın Sosyalizm!
HKM’LERLE
1 MAYIS’A!
TAKSİM’E!
Sosyalist Barikat/ Aylık Dergi Özel Sayı 172/ Nisan 2008 Fiyat: 20 YKR (KDV dahil)
Anka Yayıncılık Adına Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Evrim Opuz Yönetim
Yeri: Çakırağa Mah. Abdülatif Paşa Sok. No:4/5 Aksaray/ İst.
Tel-Fax:(0212)632 23 19 Ser Matbacılık Fazılpaşa Cad. 4. Zer Sitesi 16/26
Topkapı İstanbul Tel:(0212)5651774
sayı 27
8
 

F.Bahçe'den şehitlere saygı!
Ayberk tarih 05.10.2008, 19:57 (UTC)
 Sarı-lacivertli futbolcular sahaya 10. Yıl Marşı eşliğinde çıktı.


Fenerbahçe Futbol Takımı, Hakkari'nin Şemdinli İlçesi Aktütün Sınır karakolundaki çatışmada şehit olan 15 askerimizi unutmadı. Kayserispor maçı öncesi ısınmak için sahaya 10. Yıl Marşı eşliğinde çıkan sarı-lacivertli futbolcuların üzerlerinde kırmızı-beyaz tişörtler vardı.

Türk bayraklı tişörtle sahaya çıkan takımlarını uzun süre alkışlayan Fenerbahçeli taraftarlar, sloganlarla teröre lanet okudu. Tribünler, "Şehitler Ölmez Vatan Bölünmez" şeklinde tempo tuttu.

İstiklal Marşı okunduğu sırada maraton üst tribünde, dev boyutlarda Türk Bayrağı açıldı.

Öte yandan stat hoparlörlerinden yapılan anonsta da şehitlere saygı için maçta müzik yayını yapılmayacağı açıklandı.

 

İstanbul'da okullar yarın tatil
Ayberk tarih 05.10.2008, 19:56 (UTC)
 İstanbul'un düşman işgalinden kurtuluşunun 85. yılı kutlamaları için ilk ve orta öğretim okulları tatil edildi



İstanbul'un düşman işgalinden kurtuluşunun 85'inci yıl dönümü kutlamaları kapsamında yarın ilk ve orta öğretim okulları tatil edildi.

İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Ata Özer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 6 Ekim'in İstanbul'un kurtuluş yıl dönümü olduğunu belirterek, bu nedenle okulların bir gün tatil olduğunu bildirdi.

Özer, ancak okul yöneticileri ile Vatan Caddesi'nde yapılacak törene katılacak öğrenci ve öğretmenlerin görev başında olacağını kaydetti.
 

FERİBOT SEFERLERİ İPTAL
Ayberk tarih 05.10.2008, 19:55 (UTC)
 FERİBOT SEFERLERİ İPTAL

Yağmur ulaşımı olumsuz etkiliyor


İstanbul'da etkili yağış ve lodos nedeniyle 7 ağaç devrildi, 4 binanın çatısı uçtu. AA muhabirinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi yetkililerinden aldığı
bilgiye göre, kentte süren bölgesel yağış ve lodosun etkisiyle çeşitli ilçelerde
7 ağaç devrildi. Ayrıca, 4 binanın da çatısı uçarak, çevreye zarar verdi.

Bu arada, İstanbul Deniz Otobüsleri A.Ş'nin (İDO) iç hatlarından
Bostancı-Kadıköy-Yenikapı-Bakırköy ile Kartal-Yalova seferleri karşılıklı iptal
edildi. Aynı şekilde dış hat seferlerinden Yalova-Yenikapı arasında saat
14.00'te, Bursa-Yenikapı hattında saat 15.00'te yapılacak seferlerin de iptal
edildiği belirtildi. Ayrıca Yalova -Topçular ile Gebze-Eskihisar feribot seferleri iptal edildi. Şiddetli yağış ve bayram dönüşü yoğunluğu nedeniyle yurtçapında çok sayıda kaza can çok sayıda kaybına neden oldu.

 

Röntgenci ev sahibi
ayberk tarih 05.10.2008, 19:53 (UTC)
 Banyo ve yatak odalarına kamera yerleştirdi, 20 yılda 34 kadın kiracısını gözetleyip kasete çekti!


ABD’nin Phoenixville kentinde Thomas Daley (45) isimli bir kişinin, sahibi olduğu yedi dairenin banyo ve yatak odalarına gizlediği kameralarla, son 20 yılda 34 kadın kiracısını izleyip, görüntüleri kasete çektiği ortaya çıktı.

Polis, Daley’in evinin bodrumunda son derece sofistike bir sistem kurduğunu ve internet aracılığıyla kadınları izlediğini belirtti. Makemeye rapor sunan bilirkişi, Daley’in mini kameraları aynaların arkasına, tavandaki havalandırma boşluklarına ve kabinlere gizlediğini, bazı kameraların ışık açıldığında çalışmaya başladığını bildirdi. Daley, suçlu bulunduğu takdirde 15 yıl hapis cezasına çarptırılabilecek.
 

Kuzey Irak'tan saldırıya kınama
Ayberk tarih 05.10.2008, 19:52 (UTC)
 "Hayatını kaybedenlerin yakınlarına duyduğumuz derin üzüntüyü iletmek istiyoruz"

Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetim, Hakkari'nin Şemdinli ilçesindeki Aktütün Jandarma Sınır Bölüğüne terör örgütünce düzenlenen saldırıya ilişkin bir kınama mesajı yayımladı.

"Saldırıyı şiddetle kınıyor, saldırıda hayatını kaybedenlerin yakınlarına duyduğumuz derin üzüntüyü iletmek istiyoruz" ifadesi kullanılan mesajda, "Bu tür eylemlerin gerek huzurun sağlanmasına gerekse birlikte kardeşçe yaşama hizmet etmediğine inanmaktayız" denildi.
 

<-Geri

 1  2 Devam -> 
 
Bugün 9 ziyaretçi (12 klik) kişi burdaydı!
 
 
Kullanıcı adı:
Şifre:
 
 
 
DEVRİMCİLERİ ANMAK SUÇ!

Mahir Çayan ve arkadaşlarını anma törenine katılan 32 kişi hakkında "suçu ve suçluyu övmek"ten beş ay hapis cezası verildi.

soL (HABER MERKEZİ) Kızıldere'de Mahir Çayan ve dokuz arkadaşının öldürüldüğü evin önünde anma töreni düzenleyen Devrimci 78'liler Federasyonu üyesi 32 kişi hakkında açılan davada, sanıklara "suçu ve suçluyu övmek"ten 5'er ay hapis cezası verildi.

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, 27 sanığın cezasını aynı "suç"u bir daha işlemeleri halinde cezaların infazı yapılmak üzere ertelerken, beş sanığın cezasını ertelemedi.

Devrimci 78'liler Federasyonu'nun 6 Mayıs 2007'de Tokat Kızıldere'deki evin önünde düzenlediği anma törenine katılan 32 kişi hakkında "suçu ve suçluyu övme" suçundan Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davada, karar 12 Eylül'de açıklandı.

Sanık avukatları "cezanın devrimci önderlerin anılmasını engellemek için verildiği"ni ileri sürdü. Cezası ertelenen sanıkların önümüzdeki yıl yapılacak anma törenlerine katılmaları halinde, bu yılki tören nedeniyle verilen cezanın da infazı gerçekleştirilecek. Kararın Yargıtay tarafından onanması halinde, devrimcilerin anma törenlerine katılmanın suç teşkil edeceği belirtiliyor.

 
 
  Devrimciler ve Emekçiler Düzen Cephesinin Kirli
Oyunlarına Katılmaya Mecbur Değildir
Kendi Yolumuzda Kendi Safımızda Yürüyeceğiz

Artık bir şeyi öğrendik: Burjuva dünyasında bir mesele bize gereğinden fazla ve şüphe çekici biçimde "düz" olarak gösteriliyorsa, onun göründüğünden daha karışık olduğunu düşünmeliyiz.
Aynı dünyada olanlar bize inanılmaz bir karmaşa içersinde, tam bir labirent gibi sunuluyorsa da, bir emekçinin yapması gereken şey, tam da işte o noktada "düz siyaset" izlemektir. "Düz siyaset"in ölçüsü ise bellidir: Bütün olup bitenlere bakıp sorulacak şu basit soru yeterlidir; bunlar hangi sınıfların temsilcileri? Şu ya da bu meselede kavgalar edip ortalığı toza dumana bulasalar da üzerinde anlaştıkları en temel politikalar neler? Biz herhangi bir biçimde basit haklarımızı aramak için sokağa çıktığımızda tepemize kim biniyor? Kürtlerin en basit taleplerini dahi her seferinde kim kana buluyor? vb. vb… Bilmem kaç sayfalı iddianamelerin, medyanın "azzz sonra"lı komplo labirentlerinin içinde boğulmadan doğru sorularla yürürsek eğer varacağımız yer, büyük bir sadelik ve yalınlıktır. Önümüze çıkan düşman, Ahmed Arif'in "bunlar engerekler ve çıyanlardır" diye tarif ettiği bir toplamdır ve ancak bunların tümünü yok ettiğimizde özgür ve insanca bir yaşama kavuşacağımız açıkça ortadadır.
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol